MODAYA UYMAK MI, DÖNÜŞÜME AYAK UYDURMAK MI?

Özgür Akarsu

--

Birkaç gün önce Six Sigma ve General Electrics’in makus talihi hakkında okuduğum bir yazı (1) ara ara kafamı kurcalayan bir konu hakkında tekrar düşünmeye sevk etti beni. Eskiyen yönetim yaklaşımlarına ne oluyor? 90'ların kalite çemberleri, toplam kalite yönetimi yaklaşımı, 2000lerin başındaki süreç mühendisliği yaklaşımları nasıl popülerleşti, nasıl yaygınlaştı ve nasıl kayboldu? Her biri işletmeleri nasıl değiştirdi? Ne kazandırdı?

Bu soruların cevapları birden fazla akademik teze konu olabilecek genişlikte. Hatta bu konularda çalışan çok sayıda bilim insanı mevcut. İyi bir toparlama için Piazza ve Abrahamson’un 2020 yılında yayımladıkları (2) makalesini öneririm. Makalenin içeriği ayrı bir yazıyı hak ediyor ancak hepinizin de bildiği gibi iş dünyasında, belirli periyotlarla bir takım reçetesel yaklaşımlar moda oluyor, kurumları başarıya, verimliliğe, karlılığa götüren altın yollar her on yılda bir yeniden yazılıyor. Bunların hangileri gerçekten dönüşüm sağlıyor, hangileri sadece bir hevesle, modaya uymak amacıyla uygulanıp (hatta çoğu zaman uygulanıyormuş gibi yapılıp) unutuluyor, karmaşık bir denklem. Denklemin girdileri içerisinde, yöntemlerin ne olduğu, kurumların kültürü, uygulayıcıların yaklaşımı, dünya üzerinde olup biten başka şeyler gibi çok sayıda kontrol edilebilir ve edilemez etken var.

(1) yazısında Oliver Staley, Six Sigma ve General Electrics’in dikkat çekici yükselişinin ve önlenemez düşüşünün izleğini bu çerçevede sürüyor. Bilenler bilir, six sigma 1990larda ve 2000lerin başlarında üretim sektöründe ortalığı kasıp kavuran süreç iyileştirme yaklaşımlarının içerisinde en sofistike, en teknik ve kapsamlı olanlarından birisiydi. İstatiksel kalite kontrolü yöntemlerini kullanarak, üretim süreci içerisindeki hataları azaltmayı, böylece verimliliği ve müşteri memnuniyetini arttırmayı hedefleyen six sigma yaklaşımı, her türlü işletmeye uygulanabilir bir metot olarak pazarlanıyordu.

Halen bu yaklaşımı hayata geçirmeye çalışan işletmeler mevcut olabilir ancak Staley 2000lerde Six Sigma’nın gözden düştüğünü bu konuda yayımlanan yazı, makale ya da uygulanan proje sayısının dramatik bir şekilde azaldığını söylüyor. Six Sigma’nın gözden düşüşüyle onu ünlü yapan General Electrics’in 2000'lerin başında 600Milyar dolar olan piyasa değerinin 2020lerde 60Milyara düşüşü arasında paralellik kuruyorlar.

90ların sonunda %60 büyüyen General Electrics’in başarısının arkasındaki faktör olarak pazarlanan Six Sigma’nın, 10 yıl sonra yaşanan büyük çöküşü engelleyememiş olması ister istemez insan aklına şu soruyu getiriyor : yoksa 90ların sonundaki büyüme ve başarı öyküsünün six sigmayla pek de alakası yok muydu?

Yazıda detayların görebileceğiniz gibi GE’nin önlenemez düşüşü, üretim sektörünün Uzak Doğu’ya kayması, Çin’in yükselen gücü ve teknoloji şirketlerinin gösterdikleri olağanüstü büyümeyle alakalı. Değil Six sigma’nın herhangi bir yönetsel yaklaşımın bu küresel dönüşümler konusunda yapabileceği hiç bir şey yoktu.

Peki six sigma nasıl bu kadar çabuk gözden düştü? Buna verilen cevaplar oldukça düşündürücü :

  • Özünde üretim süreçlerinin iyileştirilmesine yönelik bir yaklaşım olan six sigma bağlamından kopartılarak finanstan, hizmet sektörüne, pazarlamadan, kar amaçlı olmayan organizasyonlara kadar her yerde uygulanabilecek bir altın anahtara dönüştürüldü. Farklı sektörlerin dinamiklerine ve önceliklerine yanıt veremeyince de, bu konuya harcanan zaman ve kaynaklar sorgulanır oldu.
  • Dijitalleşme ve otomasyonun getirdiği büyük dönüşüm, kurumların önceliğini verimlilikten inovasyona, teknik hassasiyetten, “hızlı hareket et, hata yap ve hatalardan öğren”e doğru çevirdi.
  • Kalite ve verimlilik odaklı yaklaşımlar ritüeller, dokümanlar ve değişmez kurallardan oluşan bir kurumsal dine dönüştürülerek, değişen dünyanın ihtiyaçlarına cevap veremez hale geldiler.
  • İş sonucu elde etmek için değil, modaya uymak için göstermelik yapılan binlerce uygulama nihayetinde başarısız olunca, fatura metoda kesildi ve uygulamadaki hataları konuşmak yerine, tüm problemleri çözecek yeni sihirli yöntem aranmaya başladı.

Her yönetsel yaklaşımın bir ömrü olduğunu, kurumların sürekli kendilerini yenileyerek değişimlere adapte olması gerektiğini düşünebilirsiniz. Buradaki problem aslında kısıtlı kaynaklarımızı gerçekten dönüşüme mi kullanıyoruz yoksa GE’nin yaptığı gibi birkaç yıl içerisinde gerçekleşecek çöküşümüzün gerçek nedenleriyle alakası olmayan bir modaya 1Milyar dolar mı harcıyoruz?

Ve asıl kritik soru günümüzün yönetsel modaları nelerdir? Bunlardan hangileri kalıcı dönüşüm sağlayacak? Hangileri 10–15 yıl sonra kimse tarafından hatırlanmayacak?

Benim bu konuda bir tahminim var ama bu sanırım başka bir yazının konusu.

(1) https://getpocket.com/explore/item/whatever-happened-to-six-sigma?utm_source=pocket-newtab-global-en-GB

(2) Piazza, A., & Abrahamson, E. (2020). Fads and Fashions in Management Practices: Taking Stock and Looking Forward. International Journal of Management Reviews. doi:10.1111/ijmr.12225

--

--

No responses yet